Türkiye’nin yerli tohum çeşitleri ile devler arenasına giren Türk firması her geçen gün artıyor. 2010 yılından bil yana sektörde faaliyet gösteren A-z Tohum, ıslah ettiği 19 yerel çeşitle dünya devlerine kafa tutuyor. Daha sırada ise Anadolu’nun keşfedilmeyi bekleyen yüzlerce çeşidi var.

Aslında tohumculukta tam anlamıyla bir Türk mucizesi yaşanıyor, Türkiye, artık dışarıdan alacakça en kaliteli tohumları alıyor ama onun da ötesine geçerek, kendi tohumunu kendisi ıslah edip üretiyor. Bu anlamda hem global pazarda rüştünü ispatlamış tohumlar Türkiye’de çoğaltılıyor hem de yeni bir devrime imza atılarak, Anadolu’nun yerel çeşitleri ıslah edilerek yeni başarı hikayeleri yazılıyor. İşte bu başan hikayelerinden birisinin sahibi Ziraat Mühendisi Ali Uzun… A-Z Ocak-Şubat 2018 Tohum’un Kurucusu olan Ali Uzun, 1991 Uludağ üniversitesi Tarla Bitkileri bölümüumü mezunudur. Tohumculukla 2010 yılında yoğun şekilde ilgilenmeye başlayan Uzun, kendi firmasını ise y•lında Antalya Kepez merkezli olarak kurdu. Kepez ve Altınova’da deneme ve üretim seraları bulunan A-Z Tohum, yerli ıslah çeşitleri ile ön plana çıkıyor. AZ Tohum’un yerli tohum ıslahındaki başarısı sübjektif bir değerlendirme değil, 2017 yılı Growtech Fuarında İnovasyon ödülü almış bir firmadan söz ediyoruz. Bugün tescil ettirdiği 19 yerli çeşitle piyasada boy gösteren Tohum’un hedefi içe daha da büyük. Firma Kurucusu Ali uzun, firmanın mevcut çalışmaları ile birlikte orta ve uzun vadeli hedeflerini de Agromedya okuyucularıyla paylaştı. İşte o açıklama:

Toplamda 19 çeşit TTSM’den üretim izinli çeşidimiz var. Ancak yaklaşık 30 tane de aday çeşidimiz var, Islah çalışmalarımızda domates, biber, h’yar, patlıcan, kavun ve karpuz üzerine yoğunlaşmış bulunuyoruz, Tescilini aldıklarımız; birincisi 2017 yılında Growtech Fuarında AT SO İnovasyon ödülünü de aldığımız Yıldızköy domates çeşidimiz. Diğerleri sırasıyla Pembe Sultan, tane grubunda AZ-54, tarla grubunda AZ- 16, badem hıyar çeşidimiz AZ-70 ve köy domatesi grubundan Lapçin. Bize ödül getiren Yıldızköy çeşidimiz aslında bir proje sonucu ortaya çıktı. Yerel çeşitlerin ıslah edilmesi ve ekonomiye kazandırılması ve Yıldızköy adıyla tescil ettirilmesi’ adıyla yürüttüğümüz projenin sonucu olarak bu çeşidimiz ortaya çıktı ve ödüle layık görüldü. Yerel çeşitler, yüzyıllardır nesilden nesle aktarılarak günümüze ulaşanı önemli değerlerimizdir. Bunları ıslah ederek ekonomiye yeniden kazandırma çalışmamız ödül almış oldu. Çeşidimizin biraz özelliklerinden söz edecek olursak: dilimli, Anadolu’da hani derler ya ‘nerede o eski domatesler, annelerimizin domatesleri’ denilen domatesler işte bunlardır. BU yerel tohumları Anadolu’nun değişik yörelerinden ben topladım. Başta kendi memleketim Düzce olmak üzere, Sakarya, Konya, Bilecik, Kütahya ve Adana gibi illerimizden yerel olarak çeşit olmaya biraz daha layık gördüğümüz tohumları topladık ve piyasadaki diğer ticari çeşitlerle beraber 2,5-3 yıl süren bir program dahilinde seleksiyon ve ıslah metoduna tabi tuttuk. BU çalışmanın neticesinde aday olmaya hak kazanacağını düşündüğümüz, içlerinden seçtiğimiz 3-5 çeşidi yine bunları topladığımızAnadolu’nun aynı bölgelerinde tekrar ekip adaptasyon denemelerini gördük. İçlerinden en iyi olan çeşidi önce AZ-07 koduyla daha sonra Yıldızköy adıyla TTSM’ye başvurduk ve tescil ettirdik.”

DEVLERLE REKABETİN YOLU YEREL ÇEŞİTLER

Peki Ali Uzun, dünya pazarlarında rüştünü ispatlamış global çeşitler yerine neden zor bir yol tercih ederek yerel çeşit ıslahına girişmişti. Bunun cevabi önemli.. Çünkü Türk tohumculuğunun geleceğine de ışık tutacak. Uzun, “Yerel firmaların büyük firmalar karşısında rekabet edebilmesinin yolu yerel çeşitleri ıslah etmekten geçiyor. Çünkü küresel sermayeli firmalar, gelip de bizim yerel çeşitlerimize zaman ayırıp, onlarla Uğraşıp ıslah etmekle vakit kaybetmiyorlar. Onlar kendi ülkelerinde pazara gidebileceğini düşündükleri çeşitleri ıslah edip, gelip bizim ülkemizde piyasaya sürüyorlar. Ama bizim yerel çeşitlerimizi bizim gibi ıslahçılar, yerli ıslahçılar diyorum
ben, ıslah edip piyasaya sürerse onların karşısına daha fazla rekabet Şansı bulur. Hem bu amaçla hem de kendi değerlerimize sahip çıkmak maksadıyla, böyle bir yola gittik” diyor.